Haber: Mayis Alizade
Ferzan Genç Çuhadaroğlu, 1970 yılında Rize’nin Pazar ilçesinde doğdu. Çuhadaroğlu İstanbul Üniversitesi Dış Hekimliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İstasyon Sanat Akademisi’nde resim eğitimi gördü. Türkiye’nin önemli fırça ustalarından ders alan Ferzan Genç Çuhadaroğlu, 2019’da Işık Üniversitesi’nde Prof. Balkan Naci İslimyeli Resim Atölyesi ve Prof. Basri Erdem Litografi Atölyesinde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Türkiye’nin farklı kentlerinde kişisel sergiler açan Ferzan Genç Çuhadaroğlu, hâlihazırda birkaç sanat galerisinde resim dersleri veriyor.
Yeniçağ: “Sanat” kavramı sizin için ne ifade ediyor? Günün en az 10 saatini atölyede geçirmek mi yoksa ilham gelenden gelene bir şeyler yapmak mı?
Çuhadaroğlu: Sanat olmazsa olmaz. Bir toplumun gelişebilmesi için çocuklarına ve gençlerine sanatın önemi anlatılmalı ve bu konuda teşvik edilmelidir. Aksi takdirde o toplumda gerçek anlamda gelişme beklenemez. Bana göre insanın ve insanlığın nefes alma duraklarıdır sanat. Çalışmak her şeyden önemli. Oturup ilham gelmesini beklerseniz ömrünüz beklemekle geçer, ürettikçe düşünürsünüz, sanat düşünce ve çalışmayı gerektirir gerisi zaten kendiliğinden yapılması gerekendir.
Yeniçağ: Sanatı kaderiniz olarak görüyorsanız, nereden ve nasıl geldiğinizi anlatır mısınız?
Çuhadaroğlu: Kader demeyelim fakat insan sonradan karar verip de sanatçı olmaz, sanatçı doğar, onu hissetmeniz çok zor değildir.
Yeniçağ: En çok nelerden etkilenerek tualin önüne geçiyorsunuz? Söz sanatı, müzik, doğadaki renkler.
Çuhadaroğlu: Bizler için her şey; önünden, yanından geçtiğimiz her mekan, yağan yağmur, düşen bir yaprak, uçan uçurtma, karşı yaka… Gözümüzün gördüğü her şey çok farklı bir uyarıcıdır. Ben bir başkasından daha farklı gördüğüme inanırım çevremi ve gözümü kapadığımda ve kâğıdı kalemi elime aldığımda da görmeye devam ederim. Sadece bakmam, görmeye çalışırım, severek ve merakla, bazen bir koku çağrıştırır bir görseli, etkilenecek öyle çok şey var ki…
Yeniçağ: Türk resim sanatının mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Örnek aldığınız ve kendinizi yakın hisettiğiniz sanatçılar kimler? Kendinizi herhangi bir sanat geleneğinin içinde görüyor musunuz?
Çuhadaroğlu: Bizim ülkemizde tabii bir çok nedenle Avrupa’nın çok arkasından gelen bir resim geleneği var, sanatın anlaşılması, sevilmesi zaman içinde yavaş yavaş ve eğitimle olabilecek bir süreç ve bu konuda hepimize görevler düşüyor…
Yeniçağ: Eserlerinizi hangi yollardan sanatseverlerle buluşturmayı tercih ediyorsunuz? Sergiler, müzayedeler,doğrudan ilişkiler…
Çuhadaroğlu: Ben sergi sanatçısıyım. Kişisel sergiler ve büyük fuarlarda yer alıyorum yıllardır…
Yeniçağ: Türkiye’de sanat galericiliğinin, müzayedelerin ve sanat yayıncılığınındurumuna ilişkin neler söylemek isterdiniz?
Çuhadaroğlu: Olumsuz konuşmak istemesem de maalesef herkesin bildiği bir durum var ki gerçek galeri diyebileceğimiz, bu işi hakkıyla yapan çok az galeri var Türkiye’de. Ticaret sanatın çok önüne geçmiş durumda, bu uzun bir konu… Bunun dışında sanatçılar eserlerini değerinden çok düşük fiyatlara vermek zorunda kalıyorlar
Yeniçağ: Türk ve dünya sanatçıları içinde koleksiyonunuzda bulundurmak istediğiniz ancak bulundurma imkânınızın olmadığı sanatçılar hangiler?
Çuhadaroğlu: Ben koleksiyoner değilim. Evimde sadece kendi resimlerim asılı ve atölyemde de. Eğer koleksiyoner olsaydım isimlerden çok yapılan işlerle ilgilenirdim. Bazen her sanatçının her işi size hitap etmeyebilir. Gerçekten gözümü eğitir bol bol sergi gezerdim sonra karar verirdim koleksiyonuma katmak istediğim işlere ama maalesef bugün bazı kişiler kendine koleksiyoner diyip ne bulurlarsa alıyorlar bazıları da birilerine sorup başkalarının yönlendirmeleriyle resim sahibi oluyorlar, bazen bu yönlendirmeler çok bilinçsiz veya bilinçli olarak yanlış olabiliyor. Dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum.
Yeniçağ: Yaptığımız bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ediyoruz.
Çuhadaroğlu: Ben de çok keyif aldım. Teşekkür ederim…