Son araştırmalar gösteriyor ki yönetim kurulları şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerini belirleme ve uygulama sürecinde anahtar bir rol oynuyor. Sürdürülebilirliğin iş modeline ve stratejiye entegre edilmesinin yönetim kurullarının yönetime meydan okumasına ve liderlik etmesine bağlı olduğu vurgulanıyor. Yönetim kurullarının, bu dönüşüm sürecinde liderlik etmesi ve yönetimi cesaretlendirmesi kritik önem taşıyor.
EY Avrupa Uzun Vadeli Değer ve Kurumsal Yönetim Anketi, sürdürülebilir iş modeli yeniliğinde yönetişimin rolünü inceliyor.
Geçen yıllarda sürdürülebilirlik yönetişimi modelleri ve uygulamalarına odaklanırken, bu yıl yönetim kurullarının şirketlerini sürdürülebilirliği bir iş zorunluluğu olarak benimsemeye nasıl meydan okuyabileceklerini ve politika ve teknoloji gelişmelerini hızlandırmak için nasıl kullanabileceklerini ele alıyor.
Sürdürülebilirlik iş stratejilerine dahil edilmeli
200 üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre, yönetim kurullarının iddialı bir vizyon ve güvenilir iş senaryolarıyla sürdürülebilirliği stratejilerine dahil etmek üzere üst yönetimi desteklemesi gerekiyor. Çünkü araştırmaya göre Avrupa’daki şirketler gerek sürdürülebilirliği destekleme gerekse yeni sürdürülebilirlik girişim, ürün veya hizmetlerine odaklanan fırsatlar konusunda yeterince aktif değiller.
Şirketler çalışan ve müşteri sadakati gibi değerlere odaklanırken, liderler her şeyden önce iş modeli inovasyonu ve büyüme konularına odaklanıyor. Bu durum, sürdürülebilirliği temel bir iş avantajına dönüştürmek için iş modellerini yeniden tasarlamak üzere hızla harekete geçebileceklerinin sinyalini veriyor. Şirketlerin sürdürülebilirlik hedefleri konusunda belirleyici seçimler yapmasının yanı sıra, girişimlerinin değer yaratma ve finansal performansla nasıl bağlantılı olduğunu da göstermeleri gerekiyor.
Ancak şirketlerin net sıfır gibi bir önceliğe sermaye ve kaynak yatırımının nasıl değer katacağını gösteren ve ölçen sağlam bir iş senaryosu yok gibi görünüyor.
Cesur bir yaklaşım gerekiyor
Yönetim kurullarının politika ve düzenleme gündemine yönelik daha iddialı ve stratejik bir yaklaşımda ısrarcı olmaları gerekiyor. Liderler, AB Yeşil Anlaşması’na karşı daha proaktif bir yaklaşım benimsiyor ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ile Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’ni (CSDDD) benimsemeye sıcak bakıyor.
CSDDD’yi dönüştürücü bir yaklaşım olarak benimseyen şirketlerin oranı yüzde 48 iken yalnızca sürdürülebilirlik raporlama yeteneğini optimize etmeyi hedefleyenlerin oranı yüzde 41 olarak görülüyor. Aynı zamanda, katılımcıların yüzde 40’ı CSRD’ye ve Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları kapsamında sürdürülebilirlik raporlamasına yönelik yaklaşımlarını dönüştürmeyi planlıyor.
Yapay zekâ hızlandırıcı etkiye sahip
Yapay zekâ, olumlu sürdürülebilirlik sonuçları alma ve bir şirketin sürdürülebilirlik dönüşümünü hızlandırma konusunda önemli bir potansiyele sahip ancak fırsatların zorluklara karşı dengelenmesi gerekiyor.
Yönetim kurullarının teknoloji yönetimini güncelleyerek fırsat ve riski dengeleyerek yapay zekanın sürdürülebilirlik potansiyelinden yararlanması gerekiyor. Aynı dinamik çevresel alanda da kendini gösteriyor. Yapay zekâ, iklim değişikliğine ilişkin öngörüler sağlamak için geniş veri kümelerini analiz edebilir, tahmine dayalı modellemeye yardımcı olabilir ve daha iyi çevre politikaları için bilgi sağlayabilir.
Ancak gelişmiş yapay zekâ sistemleri, özellikle de makine öğrenimi görevleri için gereken büyük veri merkezleri ve sunucular da önemli miktarda enerji tüketerek daha yüksek karbon ayak izine de sebep olabilir. Katılımcıların çoğunluğu, Üretken Yapay Zekânın (GenAI) iş fırsatı ile çevresel, toplumsal ve etik zorlukları arasında kurulması gereken zor dengenin farkında.
Katılımcıların yüzde 61’i “Yapay zekâ, yeni iş modelleri ve gelir akışları oluşturmaktan işin yapılma biçimini dönüştürmeye kadar uzun vadeli değer yaratmak için önemli bir fırsat sunuyor” diyor. Ancak yüzde 64’ü GenAI’nin dönüşüm ve büyümeyi teşvik ederken, etik ve toplumsal sonuçlarının kuruluşlara olan güveni zedelememesi gerektiğini düşünüyor.
“YK, 3 alanda ilerlemeyi hızlandırabilir”
EY EMEIA (Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika) Bölgesi Yönetici Ortağı Julie Linn Teigland ve EY EMEIA Yönetim Kurulu İşleri Lideri Andrew Hobbs raporun yönetim kurullarının öne çıkıp ilerlemeyi hızlandırabileceği üç ana alanı şöyle sıralıyorlar: Yönetim kurulları, sürdürülebilirliği iş stratejisine entegre etme konusunda yönetime meydan okumalı, CEO ve üst düzey yönetim ekibinden iddialı bir stratejik vizyon talep etmeliler.
Yönetim kurulları politika ve düzenleyici gündeme dair daha iddialı ve stratejik bir yaklaşımı ısrarla benimsemeli, uyumun ötesine geçmeli ve şirketin rekabet karşısında stratejik avantaj elde edebileceği alanları belirlemeli. Yönetim kurulları, yapay zekanın sürdürülebilirlik potansiyelini kullanmalıdır. Bugün yapay zeka (AI) konusu her yerde olsa da yapay zeka, sürdürülebilirlik ve yönetişim arasında keşfedilmesi gereken önemli bir bağlantı vard.
Sorumlu yönetişim, organizasyonun yapay zekanın çevresel, toplumsal ve etik zorluklarını yönetirken sürdürülebilirlik fırsatını dengelemesine olanak tanır. Etkili yönetim kurulları, sadece organizasyonlarının olası alternatif gelecekleri konusunda bir görüşe sahip değillerdir. Aynı zamanda meydan okuma karşısında işletmenin uzun vadeli sağlığı için doğru olanı yapması için yönetimi teşvik etmek için aktif bir rol oynamalılar. Sürdürülebilir iş modelleri en basit haliyle iyi iş modelleridir