İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından “Vefatının 41. Yılında Müzehhip Muhsin Demironat” etkinliği düzenlendi.
Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen programın açılışında konuşan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Muhsin Demironat’ın gelenekli sanatların çok önemli bir ismi olduğunu ve layıkıyla tanınmadığını söyledi.
Demironat’ın sadece işiyle değil, sergilediği tavır, üslup, ahlak, adap ve erkanla da öne çıktığını ifade eden Yılmaz, “Hocalık sadece bir bilginin aktarımı değildir. Bir geleneğin, bir davranışın, bir üslubun da aktarımıdır. Aslında bir tevarüstür, bir miras devridir. Hoca dediğin insan yetiştirendir, insanı yetiştirebilendir.” dedi.
Yılmaz, Çiçek Derman’ın hocası olmasının Muhsin Demironat’ın büyük bir adam olduğunu anlamak için yeterli olduğunu belirterek, “Rakamların bizde bir geleneği vardır, kırkın bir geleneği vardır, kırk bir kere maşallah denir. Ben anmak için yuvarlak rakamları beklemiyorum, fırsat buldukça anıyorum. Çünkü iyiliği fırsat buldukça yapmak gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bu sanatların hiç kıymetinin bilinmediği günlerde yaşadı”
Tezhip sanatçısı Prof. Dr. Çiçek Derman, bundan 41 yıl önce 27 Haziran 1983’te 76 yaşında vefat eden müzehhip Muhsin Demironat’ın çok büyük bir sanatkar olduğunu ifade etti.
Hocasının şanssız bir dönemde yaşadığını dile getiren Derman, “Bu sanatların hiç kıymetinin bilinmediği, alanın olmadığı, siparişlerin gelmediği, çok zor günler geçirdi. Bunlara şahit olmuş bir öğrencisiyim.” dedi.
Demironat’tan her zaman hayranlıkla ve takdirle bahsettiğini söyleyen Derman, “Hiçbir zaman geçer akçe sanatlara meyledip, ‘Ben de rahat edeyim’ demedi. Doğru bildiği yolda bütün zorluklara göğüs gerdi ve klasik sanattan vazgeçmedi. Tezhip sanatının bugünlere ulaşmasında büyük hizmeti vardır.” görüşünü paylaştı.
“En zor dönemleri onlar yaşadılar”
Çiçek Derman, tezhip sanatının bugünlere ulaşmasında Muhsin Demironat’ın yanı sıra Rikkat Kunt ve Süheyl Ünver gibi hocaların da büyük katkılarının bulunduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
“Fırçalarını kılıç gibi kullanarak hem müdafaasını yaptılar hem de öğrenci yetiştirdiler, çok zahmetler çektiler. Atölyeleri kapandı, öğrencileri alındı. Fakat hiçbiri onları doğru yoldan vazgeçirmedi. Keşke bugünlere yetişselerdi. Bugün tezhip sanatının ulaştığı durumu, yaşadığı günleri hayal dahi edemezlerdi. Bugün uluslararası yarışmalarda Türk sanatkarları çok güzel dereceler alıyorlar. Bunlara şahit olmalarını çok isterdim. Çünkü en zor dönemleri onlar yaşadılar. Biz onların çektiklerini çekmedik. Onlar ekti biz biçiyoruz. Onun için her vesileyle kendilerinden bahsetmek, öğrenmek, tanımak, duymak isteyenlere bildiğim kadarıyla gücüm yettiği kadarıyla onları anlatmak benim için bir vazifedir. Hakikaten bu sanatın bugünlere gelmesinde onların hakkı çok büyüktür.”
Demironat’ın öğrencisi olma sürecine ve hocasının hayatına ilişkin de bilgiler veren Derman, “Muhsin Hocam, kıskançlığıyla, hırçınlığıyla, kabına sığamayan sanat aşkıyla tam bir sanatkardı. Çok dolu bir insandı. Kendi kendisini çok zor şartlarda yetiştirmiş, çok hocalar tarafından da suistimal edilmiş. Onun için karşısındaki öğrencisine birden açılmazdı. Önce tartar, ölçer, denerdi.” diye konuştu.
“Tezhip Sanatının Asırlar İçinde Değişimi” başlıklı teziyle 2002’de profesör unvanını alan Fatma Çiçek Derman, 2012 yılında “Geleneksel Türk Süsleme Sanatları” konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne, 2013’te ise 7. TASAM Stratejik Vizyon Ödülü’ne layık görüldü. Çeşitli üniversitelerde dersler veren Derman’ın, 3 kitabı ve tezhip sanatıyla ilgili 100’den fazla makalesi bulunuyor.
Programın sonunda Derman’a teşekkür hediyesi takdim edildi.
Daha sonra etkinliğe katılan sanatseverler hatıra fotoğrafı çektirdi.