PvP oyunları arasında son dönemde battle royale türü yerine, “extraction shooter” adı verilen oyunlar popüler hale geldi. Bu oyunlarda oyuncular belirli ekipmanlarla oyuna başlıyor, ganimet topluyor ve hayatta kalıp kaçmaya çalışıyor. Oyun döngüsü oldukça eğlenceli ve farklı oyunlarda çeşitli şekillerde uygulanmış durumda. Bu oyunlar arasında, zorlu koşullarıyla dikkat çeken “Escape From Tarkov” ve hayaletli bataklık temasıyla “Hunt Showdown” gibi oyunlar bulunuyor. Hatta Call of Duty bile kısa süreliğine bu türü denedi. Ancak yeni bir oyunun bu rekabetçi türde öne çıkması için farklı bir şeyler sunması gerekiyor ve Sharkmob’un “Exoborne” oyunu bu noktada dikkat çekici bir özelliğe sahip.
Exoborne’un en iyi özelliğini gizli bir mücevher ya da gizli bir silah olarak nitelendirmemek gerekiyor, çünkü oldukça belirgin bir avantaj sunuyor. Oyun, oyuncuları iklim değişikliğinin daha da hızlandığı ve bu durumun çözülmesi beklenirken daha da kötüleştiği bir gelecekte geçen bir açık dünyaya bırakıyor. Bu dünyada, geniş yeşil alanlar ve insan yapımı devasa yapılar bir arada bulunuyor. Bu harabe halindeki yapılar, hayatta kalmak için gerekli malzemeleri barındırıyor. Oyun, post-apokaliptik bir ortamda geçiyor ve oyuncular zırhlı askerleri kontrol ediyor, farklı ekipmanlar toplayarak hayatta kalmaya çalışıyor. Üçüncü şahıs perspektifinden oynanan bu oyun, görsel olarak etkileyici fakat sıradan bir deneyim gibi görünebilir.
Ancak Exoborne’u diğerlerinden ayıran, etkileyici hava durumu sistemleri. Just Cause 4’ü anımsatan ancak görsel olarak daha da etkileyici ve büyük bir PvPvE dünyasında geçen bu oyun, kasırgalar, yıldırımlar ve şiddetli yağmurlarla dolu. Bu hava koşulları aniden ortaya çıkarak oyunun seyrini tamamen değiştirebiliyor. Örneğin, ganimetle dolu bir SUV ile ilerleyen üç kişilik bir takımın, bir kasırga tarafından savrulup haritanın öbür ucuna fırlatılması gibi durumlar yaşanabiliyor. Bu tür detaylı ve etkileyici fizik sistemlerinin, on yıl önce bir video oyununda mümkün olması imkansızdı. Ancak şimdi, bu tür unsurlar çok güçlü bilgisayarlarda bile zorlanırken, oyunun konsollara da geleceği bildirildi. Kendim oyunu denemediğim için konsollarda ve daha düşük donanımlı bilgisayarlarda nasıl bir performans sergileyeceği konusunda endişelerim var, çünkü gördüğüm şeyler oldukça talepkar ve muhteşem görünüyordu.
Oyuncular, bu kaotik hava koşullarına karşı koymak için çeşitli zırh ekipmanları kullanabiliyorlar. Bu ekipmanlar, Exoborne’un karakter sınıfları olarak işlev görüyor ve farklı avantajlar sağlıyor. Örneğin, bir ekipman oyuncuların kasırgadan etkilenmeden ayakta durmalarını sağlarken, diğer bir strateji olarak oyuncular, kasırgaya kapılmak için her zaman hazır olan planörlerini kullanarak fırtınanın içinde uçmayı tercih edebilirler. Bu durumda, eğer yeterince yeteneklilerse, fırtına ile hızlı bir şekilde hedeflerine ulaşabilir veya açık dünyada beklenmedik bir düşman takımına hava saldırısı yapabilirler.
Planör ve silahların yanı sıra, oyuncuların kullanabileceği bir grappling kancası da mevcut. Bu kanca, oyuncuları hedeflerine çekebiliyor ve hem savaşta hem de hareketlilikte büyük bir avantaj sağlıyor. Bu bağlamda, Just Cause 4’ü anmamın birden fazla sebebi var.
Sharkmob’un üzerinde çalışması gereken diğer önemli unsurlar da var ve bunlardan bazıları—genel ilerleme döngüsü gibi—oyunu denerken pek göremediğim unsurlar. Silahların nasıl hissettirdiğini de deneyimlemediğim için oyun hakkında kesin bir yargıya varmak zor. Ancak, oyunların bir gecede yükselebileceği ya da düşebileceği bu rekabetçi türde, Exoborne en azından yenilikçi bir özellik sunarak dikkat çekiyor.